Akıllı şehirlerde bilişim güvenliği neden önemli başlığı insana şehirlerimizin akıldan çıldırdığını falan düşündürüyor. Sonra biraz marvel sahnelerini hatırlayıp içimizi rahatlatıyoruz. Yok yahu daha bize gelmedi bu dert diye. Dert demişken teknoloji güzel tabi ama geçiş süreçlerinde hep yeni sorunlarla muhattap olunma ihtimali de oldukça yüksek.
Bilişim güvenliği konusu da aslında teknoloji ekosisteminde en önemli konulardan birini oluşturuyor. Tabi bizim tanıdığımız çoğu bilişim güvenliği uzmanının “bilgisayarınızda mutlaka anti virüs yazılımları güncel olsun” açıklamaları yüzünden algımız bu konularda çok yükselebilmiş değil. Bilişim güvenliği denildiğinde aklımıza büyük veri merkezlerinin, veri barındırma hizmetlerinin bir departmanı geliyor. Mühendislerin sabahladığı, yeşil siyah ekranlar, yine kaçtık filmlere…
Durum aslında bu denli uzak değil. Şunu düşünün bilgisayarlara yayılan kripto virüslerinden, icloud leaks gibi haberlere kadar aslında buluta katılan her kişi veya firma çeşitli ölçülerde zarara potansiyel ortak konumda. Bir pazarlama şirketini düşünelim, müşterilerinin ürünlerini kendi depolarında belirli kişilere satıyor olsun. Reklam bütçeleri, pazarlama ekipleri üyeleri derken maliyetleri aşağı yukarı tahmin ettiniz. İşte tüm bu satış verilerinin birilerinin eline geçtiğini hayal eder misiniz? Onca maliyet ve gider kalemi tek adımda başka birinin eline geçtiğinde şirketinizin yaşam mücadelesi sorunlu günlere geçiş yapıyor. Bu sebeple bilişim güvenliği aslında belirli büyüklükteki firmaları etkileyen bir konu değil, tam aksine özellikle küçük ve orta büyüklükteki şirketleri daha çok tehdit eden bir habitat oluşturuyor. Bu kadar kaygı satışı yeter, şimdi dönelim akıllı şehir sistemlerine. Akıllı şehirlerdeki sorunları da hayal ettiğimizde büyük ihtimalle çoğu okuyucunun aklına gelen şey, trafik ışıklarını keyfine göre değiştiren kişiler oluyordur. Uzmanlar bu konuda çok daha fazla kaygıya sahip ve akıllı şehirlere tamamen geçiş yapmadan önce bu bilişim güvenliği konularının çözümlenmesini bekliyorlar.
Neyim Var kİ Akbil’den Başka ?
Metropol insanı yine kendini düşünüp içini rahatlattın ama sadece akbilinle bile dahil olduğun sistem aslında seni bir kapana da gönderiyor olabilir. Ödeme konusu, son bir yıl içerisinde nerelerde zaman geçirdiğin, uygulama ile telefonuna alabileceğin zaafiyetler de …. Kısacası son üyesi olarak bile dahil olduğumuz sistemler şehiri ve içerisindekileri küçük veya büyük sorunlarla baş başa bırakabiliyor.
İşte akıllı şehir hayali kuran yöneticilerin bugünlerde gelecek için planladığı aşamalar;
- Veri akışı ve monitoring özellikleri için güneş enerjisi ile desteklenmiş IOT cihazlara odaklanılıyor
- Daha iyi bir veri akışı için dünyaca ünlü GSM operatörlerinin veri iletim sistemlerinde bir standart oluşturması bekleniyor
- Şehirlerde genelde navigasyon için kullanılacak uygulamalardaki veri kayıtları için kripto sistemleri geliştiriliyor
- Acil durumlarda ulaşılacak kamu birimlerinin dijital saldırı almaması için standart güvenlik düzeyleri geliştiriliyor
- Ödeme sistemleri için hem hızlı hem de scammerları uzak tutacak sistemler geliştiriliyor
- Her ülkeden gelen kişilerin kolayca uyum sağlayabileceği uygulama ve yönlendirme işaretleri üzerinde çalışılıyor. Havalimanlarındaki yapılanma gibi standartlar bu konuda önemli bir rol model oluşturuyor.
- GPDR gibi uluslararası veri toplama güvenliği standartları için büyük ölçüde koruma sistemleri yazılımları geliştiriliyor
- IEEE çevrimiçi kursları için acil durum bilişim güvenliği adı altında bir uzaktan eğitim sistemine odaklanıyor.
- Bir bilim kurgu filmi gibi hissettirse de yöneticiler, şehirlerde kullanılacak yazılımların her ülke ve şehirde standart bir yönetimi olsun istiyorlar. Düşününce aslında çok da zor bir sistem değil. Herkes kullandığı kredi kartı standartları benzer ve neredeyse her kurum bu standartlardan memnun bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Dolayısıyla yapılacak çalışmada bir gezginin her yerde ulaşım giderlerini tek bir uygulama üzerinden sürdürmesi de gerçekçi bir sonuç
Bu kadar büyük kapasitede çalışacak sistemler için komplo teorilerini gelecek yıllarda daha çok duyacağız fakat bu gibi girişimlerin çok önemli bir alt metini var. O da veri bilimi, bu ölçekteki bir şehirden günlük elde edilecek verileri düşünün. İnanılmaz bir karlılık veya verimlilik elde etmek mümkün olacaktır. Şehir içi ulaşımların güne göre programlanması, etkinlik zamanlarında ekstra iş gücü, acil durumlardaki aksiyonlar gibi bir çok alt konu da aslında yönetimin daha konforlu ve verimli hale gelmesine yardımcı olacak.
Washington DC, akıllı şehir mimarisi için yaklaşık on yıldır özel bir ekiple çalışmalar başlatmış. Şehrin gelecekte ihtiyaç duyabileceği teknolojiler için küçük denemeler ve kalite analiz raporlamalarına da şimdiden başlamışlar.
Washington DC şehir içi ulaşımda insanların en çok kullandığı rotasyonlara göre bir ulaşım ağı oluşturmayı hedefliyor. Aracı olanlar günün hangi saatlerinde nereden nereye gidiyor, toplu taşıma kullananlar hangi saatlerde nerelerden nereye gidiyor gibi istatistikler dinamik ulaşım ağlarında kullanacakları ilk parametreleri oluşturuyor.
Akıllı şehirlerde bilişim güvenliği çalışmaları yapan şehirler sıralaması
- Singapur
- London
- Washington DC
- Quebec
- Berlin
- Paris
- Kopenhag
Yukarıdaki görsel ise dünyanın en akıllı şehirleri sıralaması için oluşturulmuş bir liste. Smartcitygovt isimli bir kuruluşun hazırladığı liste; şehirlerin gelecek planları, adaptasyondaki ilerlemeleri, halkın yeniliklere uyumu gibi bir çok parametre değerlendirmesi sonucu oluşturulmuş.
Gelecek yıllarda liste nasıl değişir bilmem ama Çin ve ABD şehirleri arasındaki rekabeti yakından takip edeceğim. Londra’nın da yakın zamanda geçilebileceğini sanmıyorum. Kişisel fikrim ama Nesnelerin interneti ve bilişim güvenliği İngiltere’nin özel ilgi alanı diyebilirim. Yakın zamanda akıllı şehirler arasında yer alan bir ilimizi görmek dileğiyle, siz ne dersiniz?