Yepyeni bir buzlu badem topiği ile karşınızda olmaktan gurur duyuyorum. Silikon vadisinde çalışmak mı wall street mi diye tartışıyorduk arkadaşlarla sonra makro hayallerimizden mikro hayatlarımıza dönüp İstanbul mu İzmir’e geldik zaten bu kısmıyla ilgileniyorsanız gerisini okumayın. İzmir mi İstanbul mu konulu mikro buzlu badem konumuz yakında sizlerle olur. Öyle yurt dışı hayalleriniz varsa şimdiden uzayın, ilerleyen satırlarda arka planda Ahmak Islatan duyabilirsiniz. Ulan ne çok uğraştım okuru göndermek için, neyse anksiyetelere (böyle mi yazılıyor bakacağım az sonra) fazla girmeden konumuza dönelim.
“If money is not everything, work at McDonald’s”
Eğer aranızda “oğlum para dert değil” diyeniniz varsa yukarıya highlightı verdim, peşin peşin uzayın abi siz. Şu an aklımıza gelen şehirlerde(umarım aklınıza St Petersburg, London falan gelmiyordur.) ev kiraları ne kadar olabilir ki diyeniniz olabilir, hemen sahibindene giriyoruz maks ve min kiraları çıkarıyoruz. Sonucu şimdiden söyleyeyim sizlere, 500TL ile 15000TL ortalamada değişiyor. Diğer sapan değerleri kriter olarak almıyorum çünkü New York sapan değerlerine girersek emeklilik parası bir aylık kiraya verilir mi dersiniz. Ben dedim şahsen. Merak etmediğiniz fikrimi de belirttikten sonra konumuza geri dönelim.
Çalıştığın yerde ağırlığın olacak diyor sektörün babaları, Wall Street ve Silikon Vadisinde çalışmış kişiler her iki habitatı kıyaslarken kişinin daha değerli olduğu yerde kalmasını öneriyor. Bu iki yerde de yaşamak isteyenler yada vizyonu bu yönde olanlar en azından hesap kitap yaparken şöyle basit bir soyutlamaya hak verebilir;
Zenginlik = (Değer Yarattı) ∗ (Yakalanan Değer Katsayısı)
Genellikle, değer yakalama katsayısı 0 <c <1, yani genellikle insanlar katkıları için bir şeyler kazanırlar, ancak oluşturdukları toplam değerin yalnızca bir kısmını oluştururlar. Birisinin katsayısı > 1 olduğunda, bunlar çıkartılabilir ve birisinin katsayısı <0 olduğunda, bunlar çıkarılanlar olur. Her iki noktada da limit sağlı sollu yaklaşırken ne zaman çıkarılacağım korkusu içinize işler. Ne oldu Hollywood filmleri iki saat sürüyor, yirmi sene iyi integral aldığın için ekonomi şirketinin göbeğinde mi olacağını sanıyordun? Bunları düşüneceksin bazen, hoşuna gitse de gitmese de. Bu bahsettiğimiz katsayılarda aşırı uçlara yönlenmeye başladığında ise kendi şirketini kurma yada ekibini kurma gibi bir misyona girersin ki herkesin zaten ilk defa kendi yapıyormuş gibi hissettiği nokta da tam olarak budur. Genel olarak, Silikon Vadisi, değer yaratma konusunda çok çaba sarf etmekte ama onu yakalamada çok az enerji harcar. Sonuç olarak, tanınmış şirketlerin çoğu (örneğin, Twitter, Snapchat, Craigslist, Uber, Amazon) topluma karşı büyük tartışılmaz fayda sağlamasına rağmen çok düşük karlar elde ediyorlar. Düşük kar dediysek Çorum’dan Mersin’den falan çıkıp düşünelim. Wall Street firmalarına göre düşük karlar yani yüzlerce mühendisin çalıştığı ve milyonlarca kullananı olan bir firma ile yüz bin müşterisi olan bir sigorta firmasındaki kıyaslamalardan bahsediyoruz. Gerçekten büyük, gerçekten kâr getiren teknoloji şirketlerinin (ör. Google, Facebook) bazıları bile, oluşturdukları toplam değerin küçük bir bölümünü egale edebilir. Bunun yerine, hemen hemen tüm bu değer tüketicilere geri dönüyor, teknoloji şirketlerinin çok sevilen bir tarafı da bu durum olabilir.
İnsanlığın geldiği veya ona dair bir şeylerin tahmin edildiği ilk yıllardan itibaren her zaman etrafımızda kendimiz gibi olanların olmasını istemişiz. Ülkeler, diller, kökenler de hep bu örüntüler üzerine bizleri kamufle etmiş. Global dünyada artık bu tarz şehir versusları konuşmamızın asıl nedeni de bir inanışa göre, insanların kendileri gibi çalışan ve eğlenen kişiler görme isteği olmasıymış. Dolayısıyla bu iki şehir arasında kalanların karar noktalarında aslında çalışmak istedikleri ortamları da değerlendirmeleri gerekiyor.
Genelde Wall Street acımasız kuralların döndüğü firmaların bulunduğu bir yer olarak anılırken, Silikon Vadisi şirketlerinde çiçek böcek gök kuşağı temalarına rastlarız. Bunların hepsi pazarlama oyunuymuş hacı abi, şimdi Wall Street’e gidenleri düşünün, para para para ilgisini çeken ve akademik mottosu o yönde olanlara bunu satarsın. Aman ben kıyıda köşede olayım kimse etlime sütlüme karışmasın diyenleri de Silikon Vadisine alalım. Konunun çok mot yerlere geleceğini girişte anlattım. Bunlara fazla kafa yormayalım biz en iyisi İzmir mi İstanbul mu konusuna ilerleyen günlerde devam edelim. Hem artık İstanbul’da da boyoz satılıyormuş.
“Perhaps most strongly, added sugars have been associated with the significant increase in obesity”
Yukarıdaki söz de templateden kalmış silmedim. Gayet güzel duruyor, bir fenomen çıksın da bu ne biçim haber lan desin ben de ona mantıklı ve bilimsel yazıların neden az okunduğuna dair istatistik sunayım istiyorum. Bak yine dreaminge bağladık.
silikon vadisinde çalışmak mı
Film bitti sanıyorken bir anda devam eden sahneler gibi oldu ama unutmadan ekleyelim. Hadi diyelim Silikon vadisinde çalışmak mı Wall street şirketleri mi diye araştırma yaptınız, e hadi diyelim bu yazıyı buldunuz, Size fikir olması açısından(şu anda önümü ilikledim, ping atarsan imlecini kırmızı yaparım…) Microsoft, IBM gibi hem teknolojide hem de üretkenlikte önde olan firmaları tercih edin derim. Baktın silikon vadisi sarmadı seni tayinini ister gidersin Wall Street’e biraz da oralarda takılırsın…
Eğer illa bir tarafta olmayalım dersen ki zaten olması gereken bu bana sorarsan. Bence aç efendi gibi şirketini azıcık hisse senedim, ağrısız bilgisayarım tarzında geçir zamanını.
“If you want a friend, get a dog”
İşte şu afili gibi gelen Hollywood filmlerindeki Wall Street özendirmelerinin ünlü repliklerinden birini daha yukarıya verdim. Böyle triplere pozlara girmeyin efendi gibi üretmeye ve çalışmaya bakın. Ulan o kadar tavsiye veriyorsun sen ne yapıyorsun diyenleriniz var biliyorum. O konulara hiç girmeyelim çalmaya başladı bende de, ne yapalım en azından arkada Four Seasons çalıyor deyip inanmayanı şey yapmıyoruz. İnandırmaya çalışmıyoruz yani…